11 Eylül 2019 Çarşamba

Neden?

  Aklımda bir sürü soru işareti kaldı ve muhtemelen cevabını öğrenemeyeceğim bu soru işaretleriyle yaşamayı öğreneceğim. Çünkü bazen bazı sorulara cevap bulamazsınız, öğrenseniz de yeterli gelmeyecek ve sizi tatmin etmeyecektir; bazı soruların cevabı yoktur o yüzden soruyu sormaya bile gerek duymazsınız.

Sevildiğimi bilmek beni çok iyi hissettiriyordu, kimi hissettirmez ki? Hele siz de o kişiyi seviyorsanız dünyanın o an en mutlu insanlarındansınız demektir. Peki sevildiğinize nasıl inanırsınız? Onu sevdiğinize inanmak bu kadar kolayken?  Nasıl güvenirsiniz ona? Kolay mıdır güvenmek bu kadar? İnanmak sevildiğinize? Peki inşa etmişken bu güveni ve sevgiyi ya yıkarsa tüm hayallerinizi? Küser misiniz aşka? 
 Neler hissettiğimi birilerine söylemem, bir yerlere yazmam ve dağlara çıkıp haykırmam gerek. Ancak o zaman içimdeki öfkeyi bastırabileceğim ya da öyle sanıyorum. Tasvir etmek istemiyorum onun nasıl göründüğünü, hatırlamak istemiyorum neye benzediğini. Gözlerini mesela, hayır hayır. Saçlarına ne demeli? Azcık anlatsam ya dudaklarını? Ya da yalanlarını?
Çok sevmişti ya beni hani, ağlıyordu ya benim için, sabah akşam benle konuşuyordu ya, nasıl da sıcaktı sesinin tonu "seni seviyorum" derken. Her şeyin sonunda anladığım tek şey; bir hayal ürününü sevmiş olmam. Asla varolmamış bir karaktere aşık olmuşum. Zaten hayret ediyordum nasıl bir ahenk içinde olduğumuza; birbirimizi tamamlıyorduk resmen, çok fazla geliyordu bana bu gerçek olamayacak kadar fazla, sanırım çevremdeki herkes için öyleydi;kimse anlam veremiyordu açıkçası bu ahenge.

 Güvenmiştim ona. Güvenmiştim. Birine güvenmek hele ki şu dönemlerde bu kadar zorken kendine inandırmıştı beni.Sahi benim gibi birine daha inandırmıştı kendini. Çok iyiydi bu işte, ağzı iyi laf yapıyordu. Ama, ama ne gereği vardı yalan söylemenin? Ne gereği vardı iki kişinin duygularıyla eğlenmenin. Çok mu iyi biriydi ikimizi de mutlu etmek istedi? Çok mu bencildi kendi mutluluğu için iki kişiyi kullandı? Peki neden sadece ben değil? Yetersizlik mi sorundu yine? Neden yetemiyorum ki? Oysa gerçekten kendimden fazlasını vermeye çalışıyorum karşımdakine, ne fazla sıkıyorum ne de kaçıyorum o kişiden, tam kıvamında oynadığımı düşünüyorum ama sonra bir şeyler çıkıyor karşıma... ne işler çevrilmiş arkamdan ben kıvamı tutturduğumu düşünürken.
 Yaptığımız onca planı şimdi nasıl silebilirim kafamdan... o kadar emindim ki gerçekleştireceğimize, birlikte. Çok utanacaktın beni ilk gördüğün zaman, o kadar utanacaktın ki bakamayacaktın yüzüme ve ben o an seni rahatlatacaktım hatta eminim ben de utanacaktım sana bakmaya. Birlikte sahilde yürüyecektik, bir sürü etkinliğe gidecektik mesela. Biliyorum evi daha çok seviyorsun o yüzden evde film izleyerek vakitte geçirebilirdik! Yanımızda kedin de olurdu, biliyorum kedileri köpeklerden daha çok seviyorsun ama beni daha çok seviyorsun; öyle derdin bana. Derdin işte, sadece derdin. Bir şeyleri demek çok kolay, bir sürü kelime var söylenecek, güzel kelimeler, tatlı kelimeler, o kadar kolay ki aslında birine bunları ithaf etmek. Seni seviyorum mesela, ne kadar kolay oldu değil mi söylemek? 

Hala özlüyorum bir şeyleri. Neyi ama? Seni mi? Benim için kullandığın ama asla bana ait olmamış sözleri mi? Gülüşünü mü? Sesini mi? Benle ilgilenmeni mi? Çok arıyorum o günleri, olmak istemiyorum gurursuz biri. Biliyorum bir başkası vardı tüm bu anılarımızda, başkasıyla da hatta belki başkalarıyla da aynı şekilde konuşuyordun. Çok acıttı bilmek bunu. Aylardır inanmış olduğum sevgime başkası da inanmıştı. Başkası da sevmişti gülüşünü, başkası da sevmişti seni. İnsanı gerçekleşen olaylardan çok, düşünceleri üzermiş. Düşündükçe daha da üzüyorum kendimi, aydınlanma yaşıyorum resmen. Sadece başkasıyla konuşmuş olduğunu öğrendim ama beynim bana bir sürü daha üzerine düşünecek konu buldu. Hangimizle daha samimiydin acaba? Bana yolladığın fotoğrafları ona da yollamışsın, mesela gülerkenki o tatlı fotoğrafın; bana "lütfen kendini çek at"dediğimde yolladığın fotoğraflar ona mı yollanmıştı yoksa? Benim için gönderdiğin o güzel Coldplay şarkıları onun için de miydi? Düşüncelerim birbirine karışıyor ve birbirlerine karıştıkça yeni sorular üretiyorlar. Bu cevabını bilmediğim yüzlerce soru da beni çok üzüyor, düşündükçe gerçekten çok üzülüyorum. Kalbim ağlıyor.
Sanki aşık olduğum adamı öldürmüşler de yerine sadece dış görünüş olarak benzeyenini koymuşlar gibi. Önceki adamı arıyorum, lütfen bana "hayır tek sen varsın bildiğin her şey yalan, yalan söylüyorlar" desin. Lütfen çıkıp bana "tek seni sevdim" desin. Lütfen, lütfen öldürme o adamı. Çok sevdim ben o adamı, çok inandım ben o adama. Bu adam soğuk; yaptıklarını kabulleniyor, özür diliyor ne kadar kötü hissettiğini dile getiriyor, beni incitmek istemediğini söylüyor. Hayır bu adam sen değilsin sen beni incitmek istemediğini söylemezdin sen beni incitmeyeceğini söylerdin. 
Seni hala sevmek istiyor bir yanım. Bu kadar üzmene rağmen beni, sevebileceğim bir tarafını bulmaya çalışıyorum. Oysa silmeliyim seni hayatımdan, engellemeliyim, ulaşamamalısın bana, görmemelisin fotoğraflarımı. Ama yapamıyorum. Çünkü aklıma hala önceki adam geliyor. Önceki sevgi dolu adam geliyor, bana bebeğiymişim gibi davranan, prensesiymişim gibi hissettiren adam. Silebilirim fotoğraflarını istersen dedin, hiç bir şey söylemedim. Silme demedim. Çünkü silmeni istemiyorum fotoğraflarımı. Lütfen unutma beni. Unutma bana yaptığını. Güldüğüm fotoğraflarımı sakladığını söyledin. Beni üzdüğün için mi saklıyorsun güldüğüm fotoğrafları? Neden fotoğraflarda gülmemi tercih ettin beni gerçekten güldürebilecekken?